Alevilik ve Bektaşilik Araştırmaları Sitesi

  • Full Screen
  • Wide Screen
  • Narrow Screen
  • Increase font size
  • Default font size
  • Decrease font size

Araştırmalar Türkçe

Makalelerde yer alan görüşler yazarlarına aittir. Alevilik-Bektaşilik Araştırmaları Sitesini bağlamaz.

İstanbul'da Summer Academy

Yazdır PDF

(Local Production of Islamic Knowledge, September 3-14 2001)

(08.09.2001)

Aralarında Prof. Dr. Altan Gökalp, Prof. Dr. Martin Van Bruinessen, ve Dale Eickelman gibi tanınmış öğretim üyelerinin de bulunduğu araştırmacılar grubu, Yıldız Üniversitesi ile birlikte yürütülen Summer Academy (Local Production of Islamic Knowledge, September 3-14 2001) programı çerçevesinde Editörümüz Dr. Ali Yaman’dan Alevilik ve Cem ibadeti konusunda bilgi aldılar ve Garip Dede Cem Kültür Merkezi’nde lokma yiyerek Ceme katıldılar.

Yıldız Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü ile Working Group Modernity and Islam & Instıtute for the Study of Islam in the Modern World birlikte Istanbul’da bir Summer Academy (Yaz Akademisi) düzenlediler. Bu program çerçevesinde derslerin yanısıra farklı inanç gruplarına yönelik ziyaretler de yapılarak yerinde ve kaynağından bilgiler edinilmesi amaçlandı. Dale Eickelman, Johann Strauss, John Bowen, Kemal Saybaşılı, Ayşe Öncü, Joergen Nielsen, Murat Çizakça, Fulya Atacan, Tord Olsson, Ayşe Çağlar, Orhan Silier, Günter Seufert, Leif Stenberg, Anke Von Kügelgen gibi konularında uzman araştırmacılar akademiye katılan ve dünyanın farklı üniversitelerinde İslam ve/veya Türkiye konusunda doktora yapan öğrencilere dersler verdiler.

Devamını oku...

Sultans Of The Dance

Yazdır PDF

aaa sultans

[Dansın Sultanları]’na ELEŞTİREL BAKIŞ

İsmail Onarlı
Bu e-Posta adresi istek dışı postalardan korunmaktadır, görüntülüyebilmek için JavaScript etkinleştirilmelidir

(19.08.2001)

Dansın Sultanları'nda; Kürt mili oyunları ile Karadeniz’in Pontus, Laz, Çerkez, Abhaza, Gürcü, gibi halkların ulusal oyunları başta olmak üzere: zeybek, horon, sema, karşılama, Balkan ve Çingene müzikler ve oyunları da salataya çeşit olarak konmuştur. Söylendiğine göre: Anadolu'da yaygın olan 3 bin dans içerisinden

         Mydonese Showland tarafından organize edilen Dansın Sultanları, 90 dansçının 14 ay süren çok sıkı bir eğitim ve öğretim çalışmasının ardından gösterime girdi. Ama, bilgilenmemize göre; öncesi çok daha eskilere dayanıyor. Çünkü; seçilen bölgesel ve yerel müziklerden kullanılan kılık kıyafetlere, ışık ve aydınlatmaya, farklı dans çeşitlerine, fon resimlerine kadar değişik konulara yayılmış çok uzun üst ve alt yapı çalışmasını gerekli kılmış. Projenin yaşama geçirilmesinde büyük emeği olan Sultans of the Dance'ın Genel sanat yönetmeni-Kareograf Mustafa Erdoğan, Süpervizör Yılmaz Erdoğan, G.D.Ali Erten, Music Fuat Saka ve Tamer Demirap ile ekipi önemli bir yapıta imza atmışlar.

         Dansın Sultanları'nda; Kürt mili oyunları ile Karadeniz’in Pontus, Laz, Çerkez, Abhaza, Gürcü, gibi halkların ulusal oyunları başta olmak üzere: zeybek, horon, sema, karşılama, Balkan ve Çingene müzikler ve oyunları da salataya çeşit olarak konmuştur. Söylendiğine göre: Anadolu'da yaygın olan 3 bin dans içerisinden seçilen 120 figür var. 90 dakikaya sığdırılan 120 dans figürü doğal olarak önemli bir zenginlik: Ülkemizdeki farklı kimliklerin çeşitli kültürlerinden kesitler sunacak, dev bir projeyi sahneye koyup, seyircinin karşısına çıkmak büyük bir başarıdır.. Erdoğan Kardeşler: Amacımız, “bizim rengimiz ve tadımız”ın öne çıkarılması, “Sultan of the Dance'ın Uluslar arası boyutta alacağı sonuçlar hem folklorumuz için hem de Türkiye'nin tanıtımı için önemli..” Demektedirler.

Devamını oku...

Tahtacılarda Yatırlar ve Yatır Ziyaretleri

Yazdır PDF

hamza baba
Abdurrahman Yılmaz

(05.08.2001)

Bu bölüm A. Yılmaz’ın 1948’de yayınladığı ve C.H.P. Halkevleri Yayımları dizisinden basılan “Tahtacılarda Gelenekler”, adlı kitaptan alıntı yapılmıştır. Sayın Yılmaz’ın bu çalışması Tahtacılarla ilgili önemli çalışmalardandır.- s. 88-91. Kitapta varolan imla bozukluklarina dokunulmamıştır.

Makalenin yanında verilen Tahtacı mürebbisi Hamza Tanal ve eşinin resimini, 7 haziran 1998'de evinde konuk olduğumuz sırada çekmiştim. Dr. Ali Yaman

YATIRLAR

Narlıdere dağlarının tepelerinde Kuşbaba, Teke, Külahlı Baba, Teke burnu ve Sucak baba adlarında beş tane yatır vardır. Bunlardan en çok ziyaret edilen Külefli Baba - Külahlı - sekiz öbürleri ise birer evciklidirler. Bunlardan başka “Niyaz taşı” adında Çatalkaya’ya giden yolun kıyısında bir yatır daha vardır ki gelen geçen yolculuğunun hayırlı olması için ona niyaz etmeden ve hiç olmazsa bir kahve adamadan geçip gitmez. Yerli tahtacılar köyünün üstündeki çamlıkta Bayazıt dede, Kazdağında sarıkız türbesi bulunmaktadır.

Vaktile dedelerimiz bu dağlarda çadırlarını kurmuş, sanatlarını işlerlerken ölet çıkmış. Genç ihtiyar bir çok adam ölmüş sağ kalanlar da çadırlarını yıkıp sağa sola göçmeye ve sık sık yer değiştirmiye başlamışlar. Ve nihayet Kara Hüseyin’in harman yeri denilen suyu havası iyi bir yerde kalmışlar.

Devamını oku...

Başköylü Hasan Efendi

Yazdır PDF

Kazım Balaban
Bu e-Posta adresi istek dışı postalardan korunmaktadır, görüntülüyebilmek için JavaScript etkinleştirilmelidir
(12.07.2001)

Hakikate Erenlerin Bahçesi

baskoy_hasan_efendi.gif (32522 bytes)

ERZİNCAN / Çayırlı (1) ilçesi yakınlarında adı Başköy (2) olan eski bir yerleşim yeri vardır.Başköy Erzincan´a 145, Çayırlı ilçesine yaklaşık 25 km. mesafededir ve ilçenin kuzeyine düşer.Eskiden Bayburt / Gümüşhane kısmen buradan geçen yol üzerinden sağlanıyordu.Erzincan’ın kuzeyindeki sarp Keşiş Dağları (3) üzerinden ulaşılmak istendiğinde Erzincan´a uzakliği 45 km civarına inmektedir.

Cumhuriyetin kuruluş yıllarından sonra uzun bir dönem Çayırlı´ya bağlı bir Nahiye olan Başköy, ulaşım elverişsizliği, tarım ve hayvancılığın son yıllarda önemini yitirmesi sonucu hane sayısı küçülerek 15 haneli (4) küçük bir köy durumuna gelmiştir. Dağları çıplak, etekleri sulak olan bu engebeli ve şirin coğrafyanın günümüzdeki en önemli özelliği köyün girişindeki küçük ve yeni Türbedir.

Başköylü Hasan Efendi´nin Türbesi olarak anılan bu mabet, özellikle yazın hergün üzerinde kurbanlarin kesildiği, dileklerin tutulduğu, bir birlerini hiç tanımayan insanların kaynaşmasına vesile olan bir ziyaretgahtır. Genellikle koçlarin kurban edildiği (5), lokmaların dağıtıldığı, niyaz ve dileklerin edildiği türbe köyün girişindeki mezarlığın sol tarafinda küçük bir tepe üzerindedir.

Hasan efendi (6) olarak bilinen bu zat Erzincan ve çevresindeki Alevilerin Dede geleneğinden gelmektedir.Bu coğrafyanın Dede´lerinin hepsinden daha tanınmış, saygınlığı, güvenirliliği ve otoritesi bu coğrafyanin ötesine taşmıştır. (7) Bu yüzden de Başköy denince ilk akla gelen Hasan Efendi olmuştur.

Devamını oku...

Tahtacılarda Semahlar

Yazdır PDF

aaa_semah1.gif

Rıza Yetişen
12.07.2001

-Bu bölüm Rıza Yetişen’in İzmir, Narlıdere’de 1986 yılında yayınladığı Tahtacı Aşiretleri (Adet, Gelenek ve Görenekleri), adlı kitaptan alıntı yapılmıştır. Sayın Yetişen’in bu çalışması Tahtacılarla ilgili en önemli çalışmalardandır.- (s. 126-128.) Bu yazıda Yetişen, Semah için "Samah" deyimini kullanmıştır. Bunu vurgulamak istedik. Editörler

Alevi Türklerin biricik oyunları samahlardır. Dini törenlerde cemlerde ve Demler’de çoğunlukla bu oyun oynanır. Yerel oyunlar da oynanırsa da dini toplantılara samahtan başkası giremez.

Samahlar, kadın erkek ve daima çift kişiler oynar. Tercüman töreninde samah, yalnız kadınlar tarafından oynanır ve iki kişi oynar, başka törenlerde daima kadın erkek karşılıklı oynarlar.

Dört çeşit samah vardır:

  1. İki kişi ve yalnız kadınların tercümanda oynadıkları samahlar.
  2. İki kişi, kadın erkek tarafından oynanır.
  3. Dört kişi, iki kadın iki erkek tarafından oynanan samah (buna turnalar semahı denir).
  4. Çok kişi (40 kişiye kadar) tarafından oynanır. Buna Kırklar samahı adı verilir. Son iki samah türü eğlence toplantılarında bir değişiklik olsun diye oynanır; herkes bu oyunu beceremez, bu yüzden hemen hemen kayıp olmuş gibidir.
Devamını oku...

Hubyar Ocağı Ve Hubyar Sultan Dede

Yazdır PDF

aaa_hubyar_dede.gifAli Kenanoğlu

Bu e-Posta adresi istek dışı postalardan korunmaktadır, görüntülüyebilmek için JavaScript etkinleştirilmelidir

(05.07.2001)

Hubyar Ocağı adını Kurucusu olan, Hubyar Sultan Dede’den almıştır. Hubyar Sultan’ın 16,yy da yaşadığı ve Celali isyanları dönemlerinde bugün türbesinin de bulunduğu Tokat-Almus-Hubyar köyüne geldiği bilinmektedir.

Hubyar Ocağı 1500 lü yıllarda kurulmasına karşılık oldukça kalabalık bir kitleye sahiptir. Bu Ocağın kuruluşu ve geçirdiği evreler ile ilgili evrak ve dökümanlar tarafımdan toplanmakta ve derlenmektedir. Bunların sonuçlanmasıyla birlikte bu belgeler bilim çevrelerinin incelemesine sunulacaktır.

Yörede anlatılan rivayetlerde ise, Hubyar Sultan’ın Horasan pirlerinden olduğu ve Hacı Bektaş Veli ile Anadolu’ya geldiği, ilk önce Antalya civarlarında konakladığı daha sonra ise Tokat Erkilet köyüne yerleştiği yönündedir.

Hubyar Dedelerinin diğer bir anlatımı ise Hubyar Sultan’ ın Hoca Ahmet Yesevi olduğu yönündedir. Tabi buradaki anlatım gerçeği yansıtmasa ise de bu söylemin Hubyarlılar tarafından Hubyar Sultan ile Hoca Ahmet Yesevi arasında bir bağın kurulması gerçeğidir.

Celali isyanlarını bastırmak için yapılan katliamlar ve bu katliamlardan kaçan Kızılbaş Alevilerin Anadolu da bulunan yüksek dağların eteklerine sığındıkları herkesin malumudur. İşte Hubyar da bu dönemde yani Celali isyanları sonrasında Tokat - Sivas yöresinin en yüksek dağı olan Tekeli dağı eteklerine Ailesiyle beraber çıkmış ve orada yaşayarak orada hakka yürümüştür.

Devamını oku...

Yeni Dönemde Aleviler Ne Yapmalı?

Yazdır PDF

İsmail Onarlı

(30.06.2001)

Bu e-Posta adresi istek dışı postalardan korunmaktadır, görüntülüyebilmek için JavaScript etkinleştirilmelidir

hbv_avlu.gif (51452 bytes)1917 Ekim Devrimi ve Sovyetlerin kuruluşu; ülkemizin “Ulusal Kurtuluş Savaşı vererek Cumhuriyeti kurması”na dolaylı da olsa yardımcı olmuştur. Yine, Sovyetlerin kendini feshetmesi ülkemizin yeniden aydınlanmasını sağlayarak; “Faşist ve Şeriatçı bir mihvere oturmuş sistem”in yıkılışını hazırlamıştır. 1991’den 28 Şubat’ta kadar; Devlet yapısına yön verenler “kontrollü” bir biçimde yeniden yapılanmayı hazırlamışlardır. 28 Şubat’ta ise kesin şeklini vererek “Post-Modern Darbe” ile neşter vurmuşlardır. Bugün ülkemizdeki sancılar; sosyo-ekonomik ve siyasal-kültürel yapılanmanın yeni doğuşlarını işaretleridir. Avrupa Birliği (AB) süreci ile başlayan bu yeni dönemde Alevilerin yeri ve rolü ne olmalıdır ? Bu yazımızda Alevi sorunsalını irdelemeye çalışacağız.

FAZİLET PARTİSİ’NİN KAPATILMASI BİR DÖNEMİN SONU YENİ BİR DÖNEMİN BAŞLANGIÇI SAYILMALIDIR...

Ben, aydınlanma çağının öncülerinden VOLTAİRE (1694-1778) gibi düşünüyorum. Cepheden karşı olduğum bir fikrin yaşaması ve ifade özgürlüğünün kısıtlanmaması için mücadele veririm. Çünkü demokrasilerde çifte standart olmaz. Solcuların ve Alevilerin FP gibi partilerin kapatılmalarından bir beklentileri olmadıkları gibi toplumun yanılsaması ile de zararları vardır. Bir çok insanı öldürme zanlısı olmalarına rağmen; l980 öncesi “MHP ve Ülkü Ocakları”nın kapatılması için başlatılan kampanyaya; sırf fikir özgürlüğü açısından karşı çıkmıştım. Bu örgütleri kapatmak yerine; içinde yuvalanmış canilerin cezalandırılması gerektiğini savunmuştum. O gün yargılansalardı, Devlet içinde ki uzantıları da ortaya çıkacaktı.

Devamını oku...

Sayfa 14 / 15

You are here: Araştırmalar Türkçe Araştırmalar