Star, 30 Kasım 2008
Türkiye bir Muharrem ayını daha, âdet olduğu üzere, Alevi açılımı lakırdılarıyla idrak edecek. Ama görülen o ki bu sefer mesele kıyl ü kâl’den ibaret kalmayacak. Toplumsal barışı tesis etmek ve milli birlik ve beraberliğimizi mozaikten mermer mertebesine terfi ettirmek için esaslıca ve akçeli bir adım atılacak. Bu adımı sağ ayakla ve besmeleyle atmanın siyasette başarılı olmak için yeterli bir ön hazırlık olmadığına inanan bir Sünni olarak mezhepdaşlarımı uyarmak istiyorum.
El yordamıyla iş kotarmak isteyen ellere araba bir kez daha devrilmeden önce yol göstermek gerek diye düşünüyorum. Son oniki yılını Aleviler’i çalışarak, yaşayarak ve duyumsayarak geçirmiş bir sosyal antropolog olarak meşreptaşlarımın duygularına tercüman olmak şu vurulası boynumun borcu. Her ne kadar Alevilik açılımı Türkiye’de mimarın, mühendisin ve yapsatçının kazma kürekle ve hatta dozerle daldığı bir gül bahçesiyse de haddim olmayarak usulca ve güvercince bu nazenin tarikatte rehberlik etmek asıl dileğim.